İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ankara’da bulunan bir restoranda parlamento muhabirleri ile bir araya geldi. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini eleştirerek “Türkiye’de en büyük sıkıntımız sistem sorunudur. Bu sistem haklı, haksız ayırt etmeksizin herkese kötülük getiriyor. Kolektif kötülüğü meşrulaştıran bir sistem. Herkes suçu da birbirinin üzerine atabilir. Ekonomi bozuluyor mesela Tayyip Erdoğan ‘Muhalefetin yüzünden’ diyor. Muhalefete soruyorsun ‘Tayyip Erdoğan yüzünden’ diyor. Eğer kurumlar ve kurallar işliyor olsa insanların birbirini suçlaması da bu kadar kolay olmayacaktı” açıklamasında bulundu.
ERDOĞAN’A “TURPUN BÜYÜĞÜ” TEPKİSİ!
“Bir de heybede turp biriktirme var” ifadesini kullanan İYİ Parti lideri, “Orta yerde bir suç var. Demek ki ‘O suç bırakın işlensin. Ben de bu suçu bir yerde saklayayım. Bana karşı bir şey olursa ilerde bunu göstereyim’ deniliyor. Böyle adalet olur mu? Bu şantajdır. Bu doğrudan doğruya şantajdır, ‘Ailelerinin yüzüne bakamaz’ ne demek? Bu size 2011’deki kaset kumpaslarını hatırlatmıyor mu? Ne demek ailelerin yüzüne bakamazlar?” açıklamasında bulundu.
“Bir cumhurbaşkanı mübarek gün… Onun da evlatları var. Bir kişi ağzımızdan duymamıştır ailesine, çoluğuna, çocuğuna, torununa… Böyle töhmet olur mu? İnsanlar bize evlatlarını emanet ediyor. Ailesinin bile yüzüne bakamayacak adamla siz yarın nasıl oturacaksınız? Sizin muhataplarınız siyasetçiler değil mi?” ifadelerini kullanan Dervişoğlu, “Bunu söylerken bile çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu laflar edilmez” sözlerini sarf etti.
“ZAMANI GELİNCE ÇOK ÖNEMLİ ŞEYLER SÖYLEYECEĞİM”
MHP’deki süreçle aralarında bir benzerlik bulunmadığını kaydeden Dervişoğlu, “MHP’deki kurultaya keşke Ankara, İstanbul mahkemeleri karar verseydi. Bizim kurultayımızda Gemerek ve Tosya mahkemeleri karar verdi. O kongre MHP ile AK Parti’yi nişan töreninden sonra bir araya getirdi diyebiliriz. Bizim kongre talebimiz onlar için nişan merasimi gibi oldu. Onun üzerine biliyorsunuz 15 Temmuz darbe girişimi, referandum ve sistem değişikliği yaşandı. Aslında birçok şey o dönemde değişti. Onları da tarih yazacak ve o konularda çok önemli şeyler söyleyeceğim zamanı gelince. Şimdilik bekliyorum. Kimin ne olmak için neyi yaptığını anlatacağım. Herkesin bildiği telaffuz etmekten imtina ettiği konular. Ben turp falan koymam.” açıklamasını yaptı.
Dervişoğlu, sözlerini devamında, “Onlar siyasi tarihin konusu. Türkiye’de neler oldu da darbe teşebbüsü oldu? O gece yaşananları herkes konuşuyor. Farklı farklı anlatmaya çalışıyor. Ondan sonraki süreçte siyasi tarihimizde ve dünya siyasi tarihinde görülmeyen bir biçimde bir rejim değişikliğine vesile oldu. Örneği var mı başka bir ülkede? Bir darbe teşebbüsünün hem de nakıs bir darbe teşebbüsünün sistem değişikliğine sebep olduğu bir ülke var mı? Darbe yaparsın lider değişir, lider devrilir, rejim değişir anlarım ama bu teşebbüs her şeyi değiştirdi.” ifadelerini kullanarak “Bunun arkasında olanlar da ayrıca tartışılacak. Bu sistem değişikliğinin inşa ettiği ittifaklar da konuşulup tartışılacak. Kimse saf değil. Olup bitenler hepimizin gözünün önünde yaşandı.” dedi.
“GELECEĞİNDEN UMUDUNU KESMİŞ İNSANLAR “
İstanbul’da yaşananların bir hukuk garabeti olduğunu ifade eden Dervişoğlu, “Suçu, suçluyu savunmak falan değil mesele. İşlenmiş bir suç söz konusu olsa o kadar insan toplanmaz. Yani suç için, kimse birini korumak için meydanları doldurmaz. Ama bir adaletsizlik, hukuksuzluk kaygısı varsa, o toplumsal bir infiale sebep olur. O meydanı dolduranlar, geleceğinden umudunu kesmiş insanlar. Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçi meydanda, gelecekten umudunu kesmiş genç meydanda. Asgari ücret alıp açlık sınırının altında yaşayan o meydanda, tenceresini kaynatamayan emekli, dul, yetim o meydanda.” ifadelerini kullandı.
Bunların çok doğru düşünülüp çok doğru anlaşılması gerektiğini ifade eden İYİ Parti lideri, “Ama sistem ‘ben ne dersem yaptırırım’ diyebildiği için adaletsizlikler her geçen gün artıyor. Umarım bu olup bitenlerden bir ders çıkarılır.” dedi.
Dervişoğlu, bir günlük hürriyet kaybının bin yıla bedel olduğunun altını çizerek “Siyasetçi içeride, belediye başkanı içeride, gazeteci içeride, sanatçı içeride. Bütün bunları savunmak da siyasetçiye düşmesi icap eden meseleler. Ama demokrasinin faziletinden nasiplenmemiş insanlar ‘İmamoğlu gözaltına alındı’ ya da ‘Diploması iptal edildi’ dendiği zaman alkış tutabiliyor. Neticede biz farklı farklı partilere mensubuz, birbirine rakip siyasi partilerin de temsilcisiyiz ama ülke hepimizin. Genel Başkan olduğum 11 aylık süre içerisinde ya adliye koridorundayım ya cezaevi ziyaretindeyim. Bu, ülkemiz için son derece kötü. Dışarıdan bakıldığında da demokratik bir hukuk devleti gibi görünmemeye başladık” açıklamasında bulundu.
Dervişoğlu, açıklamasının devamında, “Ben geride bıraktığımız dönemlerde de olumsuz süreçler yaşadım ama böylesini görmedim. Çünkü o dönemlerde seçim sonrası insanlarda ‘kurtulabilirim’ umudu vardı” dedi.
“OLAN BU MEMLEKETİN KAVRUK ÇOCUKLARINA OLUYOR”
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dervişoğlu, kendisine yöneltilen İstanbul’da yaşanan süreçte gençlerin ortaya koyduğu tepkiyi bekleyip beklemediğine ilişkin soruyu, “Bekliyordum. Ben biliyorum bu toplumun gençlerden başka güvenecek hiçbir şeyi yoktur. Bana hiç sürpriz olmadı. Uzunca bir zamandan beri depolitize etmeye çalışıyorlar ki; bu yaklaşık kırk yıllık bir süreci kapsıyor. 12 Eylül ihtilalinden sonra özellikle gençlerin depolitize edilmesine yönelik çok ciddi adımlar atılmıştı. Ama Türk gençliği kendisine emanet edilen Cumhuriyeti koruyup, kollama görevini deruhte edebilecek bir birikime sahip olduğunu ortaya koydu. Yarın da bu böyle devam edecek. Gençler bizim zamanımızdaki gençler gibi değil. Daha sorumlu davranıyorlar ve karşı duruşlarını o marjinal grupların bile kendi içlerine sızmalarına izin vermeyecek bir sorumluluk duygusuyla sürdürüyorlar. Ama bunu uzun süre sürdürebilirler mi bilmiyorum. Provokasyonlar olabilir.” ifadeleriyle cevapladı.
“Bu olaylara sebep olanların yakınlarını bu meydanlarda hiç görmedim. Geçmiş dönemlerde de hiç görmedim. Olan bu memleketin kavruk Anadolu çocuklarına oluyor. Bu sefer toplumun her kesiminden, gelir grubundan insanlar vardı. Dolayısı ile değerlerine sahip çıkmaları beni çok mutlu etti. Türkiye’nin en pahalı vakıf üniversitelerinde bile karşı durma kültürü oluşmuş. Direniş demiyorum. Olup biten bunca adaletsizliği kanıksayabilmek zaten mümkün değil.” ifadelerini kaydeden Dervişoğlu, “Gençler psikolojik ve fizyolojik olarak hareketlilik çağında yaşayan insanlar olarak tanımlanır. Hem duyguları hem de fizyolojik olarak hareketlilik içerir. Onun kontrollü bir biçimde sahaya yansıması, onların da birikimlerinin yabana atılamayacak boyutta olduğunu gösteriyor. Sorumluluk duygusundan bunu hissedebiliyorsunuz. Onlar adına çok mutluyum.“ dedi.
Dervişoğlu, açıklamasının devamında, “Eylemlerin belli bir sınırda kalması hali, bu eylemlerden beslenme eğilimi gösterenlere de ders anlamına geliyor. Çünkü sosyal olayların patlak vermesini ranta çevirmek isteyen stratejilerin de oluşturulabilmesi mümkün. Buna fırsat vermeyecek şuurda bir neslin demokratik haklarını doğru bir biçimde kullanmaları, hem onlara olan güvenimizi arttırdı hem de ülkenin geleceğine dair kurtuluş umudunun yükselmesine vesile oldu.” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU’NU ZİYARET EDECEK Mİ?
Müsavat Dervişoğlu, kendisine sorulan “Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna ise “Edeceğim. Cuma günü bayramla ilgili görüşler de başlayacakmış. Öyle bir şeyi bozayım istemiyorum. Çünkü biz savcılıktan izin alıp gidiyoruz oraya ama onlar aileleriyle görüşecekler” ifadelerini kullandı. İlk fırsatta İmamoğlu’nu ziyaret etmek istediğini ifade eden Dervişoğlu, cezaevindeki bayram ziyaretleri trafiğinin başlamaması durumunda cuma günü görüşmeye gidebileceğini belirtti.
İktidara yakın yayın organlarında çalışan muhabirlerin, “Ya bu işin arkasından bir şey çıkarsa” şeklinde kendisine sorular yönelttiğini açıklayan İYİ Parti lideri, “Ben ne bileyim arkasından bir şey çıkarsa. Ona yargı karar verir. Ben onu bilemem. Ama benim en büyük endişem yargının arkasından bir şeyler çıkıyorsa, sıkıntı orada. ‘Bunun arkasından bir şey çıkmayacağına emin misin?’ diyor. Peki sen adil yargılama olduğuna emin misin? Yarın birinizi karakola götürseler ya da adliyeye davet etseler, kaçınızın garantisi var? İnsan kendini hukukun güvencesinde hissetmiyorsa, biz ne için yaşıyoruz bu ülkede? Hiçbir şey yapmadığına eminsin ama davet aldığında korkuyorsun ne çıkacak diye” ifadelerini kaydetti.