İneklerde kuş gribinin yayılması, insanlar için ne kadar risk barındırıyor?

Kuş gribinin H5N1 türü 1996 yılından bu yana görülüyor ve şimdiye kadar büyük ölçüde hayvanlarla sınırlı kaldı. Virüsün Amerika’da sığırlara sıçramasıyla bazıları artık insandan insana bulaşma durumuna doğru ilerlediğimizi ve bunun ciddi sonuçları olabileceğini düşünüyor.

ENFEKTE İNEKLER VİRÜSÜ BİRBİRLERİNE BULAŞTIRMAYA BAŞLADI

H5N1 virüsü ilk olarak 1996 yılında Çin’in Guangdong eyaletinde bir pazardaki kazlarda ortaya çıktı.

O zamandan beri dünya çapında tavukların ve yabani kuşların enfekte olduğu çeşitli salgınlar meydana geldi.

Covid-19 dünyayı kasıp kavururken, kuş gribine yol açan H5N1 virüsü de hızla yayılmaya başladı ve hem kümes hayvanlarının hem de yabani milyonlarca kuşun ölümüne yol açtı.

Virüs, dünyanın dört bir yanındaki fok ve deniz aslanı popülasyonlarını etkilemenin yanı sıra İspanya’daki bir vizon çiftliğinde ve Kuzey Kutbu’ndaki kutup ayılarında da görüldü.

Hepimiz bundan sonra ne olacağını merak ediyoruz ve birkaç hafta önce cevabımızı aldık.

Mart ayında Teksas ve Kansas’taki çiftçiler ineklerinin iştahsız olduğunu ve daha az süt ürettiğini bildirmeye başladı ve ardından hayvanların H5N1 testleri pozitif çıktı.

Bunlar sadece tesadüfi bulaşma sonucu ortaya çıkan münferit vakalar değildi; inekler virüsü birbirlerine bulaştırıyordu.

DELİ DANA VİRÜSÜ NEDENİYLE AVRUPA VE İNGİLTERE’DEKİ İNEKLER TAKİP EDİLİYOR

Mart ayından bu yana H5N1’in ABD’nin 9 eyaletindeki inek popülasyonları arasında görüldüğü teyit edildi.

Bilim insanları hala virüsün nasıl yayıldığını tespit etmeye çalışıyor.

Johns Hopkins Halk Sağlığı Fakültesi’nde epidemiyolog olan Dr. Caitlin Rivers, “Bilim insanları sütte çok yüksek seviyelerde virüse rastlıyor. Şu anda süt sağım ekipmanları bulaşma yollarından biri olabilir gibi görünüyor” diyor.

Rivers, virüsün eyaletler arasında yayılmasının, enfekte ineklerin eyalet sınırları boyunca hareket etmesinden kaynaklanabileceğini düşünüyor.

ABD’de sığır hareketlerinin gözetimi ve raporlanması, 1990’lı yılların ortalarındaki deli dana virüsü (BSE) salgınlarının ardından tüm ineklerin takip altına alındığı İngiltere ve Avrupa’ya kıyasla oldukça sınırlı.

Bilim alanında çalışan gazeteci Kai Kupferschmidt, ideal olarak kaç ineğin semptomsuz taşıyıcı olduğunu bilip kanda antikor test etme kapasitemizi hızlandırmamız gerektiğini söylüyor.

Getty Images

TEKSASLI BİR TARIM İŞÇİSİNE BULAŞMASI NE ANLAMA GELİYOR?

Mart ayında Teksas’ta bir tarım işçisi hasta ineklerle doğrudan ve yakın teması sonrasında semptom göstermeye başladı.

İşçi tedaviden sonra tamamen iyileşti. Yapılan testler ise virüsün mutasyona uğrayarak memeli hücrelerine daha iyi adapte olduğunu gösterdi.

Dr. Rivers, bu özel mutasyonun başka hiçbir yerde tespit edilmediğini, dolayısıyla virüsün sadece bu vakada mutasyona uğramış olabileceğini söylüyor.

Yani henüz H5N1’in insanlara bulaştığı bir noktada değiliz, belki buna yakın bile değiliz. Kai Kupferschmidt, gelecek hafta ya da gelecek ay bir H5N1 pandemisi yaşayacağımıza şüpheyle yaklaşsa da virüsün insanlara yaklaştığını söylüyor.

Kupferschmidt, “Bir pandemi içinde olmamamızın nedeni, biz insanların bu durumda doğru tepkileri vermemizle ilgili değil” diyor ve devam ediyor:

“Bence bunun tek nedeni virüsün şu ana kadar insanlara bulaşma konusunda oldukça kötü olması. Yani bazı açılardan bu virüsün değişme kapasitesinin merhametine kalmış durumdayız.”

Sorun da tam olarak bu: H5N1’e mutasyona uğraması için oldukça iyi bir ortam sağlıyoruz ve bunu yeterince yaparsak virüsün kendisini insanlar için uygun hale getiren bir duruma ulaşması çok olası.

İNSANLAR VİRÜSÜ BİRBİRLERİNE BULAŞTIRMAYA BAŞLARSA NE OLUR?

Virüs hayvanlardan insanlara çok nadir bulaşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2003’ten 2024’e kadar 23 ülkede insanlar arasında 889 H5N1 vakası tespit edildiğini kaydediyor.

Bu vakaların yarısından biraz fazlası ölümle sonuçlanırken çok sayıda vaka tespit edilmediği için ölüm oranının aslında çok daha düşük olması muhtemel.

İngiltere’deki ineklerde bildirilmiş herhangi bir H5N1 vakası bulunmuyor.

Pirbright Enstitüsü’nde kuş virolojisi grubunu yöneten Profesör Ian Brown, İngiltere’nin Avrupa gibi hastalık özelliklerindeki değişiklikleri takip etmek ve izlemek için tasarlanmış çok güçlü hayvan sağlığı sistemlerine sahip olduğunu söylüyor.

Brown, “Eğer ineklerin süt üretimindeki bildirilen düşüş önemli ölçekte olsaydı bu fark edilir ve muhtemelen takip edilirdi” diyor.

Bu bilgiler ışığında ve Covid-19’un ardından aşı hazırlığı konusunda da sorularınız olabilir.

WHO, yeni ortaya çıkan influenza virüsü türlerini tartışmak üzere yılda iki kez toplanıyor. Prof. Brown ABD’deki sığırlarda görülen H5N1 virüs türlerine uygun aşıların zaten mevcut olduğunu söylüyor.

Virüslerin mutasyona uğrayıp yayılabileceği koşulların yaratılmasına yardımcı olduğumuz gibi, aynı zamanda onları takip etme ve onlara karşı savunma geliştirme konusunda da çok daha iyi hale geldik.

Bundan sonra bu tür savunma mekanizmalarına ihtiyacımız olmamasını umalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir